HEY GİDİ GÜNLER HEY…

Araştırmacı, Yazar Hüseyin Naim Güney neredeyse hemen her gün Orduluları geçmişe götürüyor.

Haber Giriş Tarihi: 13.11.2023 13:37
Haber Güncellenme Tarihi: 13.11.2023 13:37

Zengin fotoğraf arşivi, yılların hatıraları ile Ordu ve ilçelerinin geçmişini sosyal medya hesabından paylaşan Hüseyin Naim Güney, geçmişin tarihini günümüze sunuyor. Bazen 1930’lar bazen 1990’lar Ordu merkezinden birkaç fotoğrafla bazen de o dönemin insanlarının hatıralarını paylaşan Hüseyin Naim Güney’in takipçileri ise bu büyüleyici arşive hayranlıklarını belirtiyorlar.  Son olarak günümüzde gözde mekanlar olarak bilenen ve turizm merkezleri olan yaylaların geçmişte çok insana iş alanı olduğunu aktaran Araştırmacı, yazar Hüseyin Naim Güney, Ordu’nun yaylaları ve terzilerin hayatlarını aktardı. H. Naim Güney’in geçmişte Ordu Yayları ile alakalı paylaştığı anekdot ise yine günümüz insanlarını büyüledi.

Güney’in sosyal medya paylaşımı ise şu şekilde; “Eskiden yaylalarda seyyar berberlik çok değerli bir meslekti. Vatandaşın saçı sakalı köyde veya yaylanın başında bir müddet sonra uzuyordu, bir saç tıraşı için Ordu’ya da gidip gelmek ise büyük eziyetti. O yüzden yaylalarda bir türlü saç sakal tıraşı olmak gerekiyordu. Ordu’da berberlikle geçimini sağlayan bazı esnaflar yazın ise yaylalara çıkarak hem seyyar berberlik yapıyor hem de yayla yapıyorlardı. Yaylalarda çok eski yıllarda kapalı mekânda berber dükkânı işletme âdeti yoktu. Yaylalarda berberlik mesleği genelde iş yeri olamadan açık ve temiz havada devam ettirilirdi... Bu yüzden seyyar berberler büyük ilgi görüyor ve herkes sırayla berbere çayır çimende kuzuların koyunların önünde tıraş olurdu. Yayladaki obalarda gezerek, haftalarca şehre inemeyen berberler, her türlü sünnet, diş çekme, hacamat gibi çeşitli hizmetleri de incitmeden, acıtmadan verirlerdi. Yayladaki berberler bu işi de para kazanmak için yaptığı söylenemezdi. Berberler, yaylada yaptıkları saç sakal tıraşından pek para almazlardı. Ama bazı   müşterilerin getirdiği kuzu eti, bal, tereyağ, peynir, yumurta gibi hediyeleri istemese de kabul ederek durumu idare ederlerdi. Hey gidi günler hey...”

Haber: İslam DURAN