Ünü tüm dünyaya yayılan Fatsa doğumlu beyin cerrahı Prof Dr Uğur Türe çocukluğunu anlattı: “Evimiz Fatsa Devlet Hastanesi’nin hemen yanındaydı. Fatsa’da o zamanlar her gece ya bir trafik kazası olurdu ya da biri vurulurdu! Mahallenin bütün çocukları, korna çala çala araba gelince kime ne olmuş diye bakmaya hastane önüne üşüşürdü. Hastanenin tek genel cerrahı Osman (Memecan) Amca da her akşam bir acil ameliyatı yapardı. Ben hastanelerden çok korkardım; doktor olmak aklımın ucundan geçmezdi ama Osman Amca’ya hepimiz hayrandık. Onun bende çok etkisi oldu.”
İlkokul ve ortaokulu Fatsa’da bitirdikten sonra eğitimine Ankara Deneme Lisesi’nde devam eden Türe, sonra dönemin en yüksek puanlı okulu Hacettepe Tıp Fakültesi’ne kaydoluyor. Ancak gönlünde yatan başka bir sevda var; keman… Türe anlatıyor: “Kemanı Fatsa’da kendi imkânlarımla öğrenmiştim. Ankara’da, 1979’da, Gürer Aykal’ın yönettiği bir Suna Kan konserine gittim ve hayatım değişti. İlk defa burada dinlediğim Klasik Batı müziğine vuruldum. Üniversiteyi kazandığım gün keman dersine başladım. İlk iki sene okuldan çok keman çalıştım. Tıbbı bırakıp tamamen müzikle ilgilenmeye karar verecekken babam beni vazgeçirdi. TRT 2’de Suna Kan konseri izlerken bana ‘İleride Suna Kan gibi çalabilir misin?’ diye sordu. Ben de ‘Onun gibi nasıl çalayım! O beş yaşında başlamış, Paris Konservatuvarı’nı bitirmiş. İleride de çalamam’ diye yanıtlayınca ‘O zaman tıp fakültesini neden bırakıyorsun?’ diye sordu. Bunun üzerine tıbba devam ettim.”
Haber Zafer Akbaş