SON DAKİKA
Hava Durumu

#Lezzet

Fatsa Gazetesi - Lezzet haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, Lezzet haber sayfasında canlı gelişmelerle ulaşabilirsiniz.

Kestane  tam bir sağlık deposu  Haber

Kestane  tam bir sağlık deposu 

Kestane satıcıları kış mevsiminin gelmesiyle birlikte köşe başlarında kurdukları kestane ocaklarında satış yapıyor.  Satışlarının akşam saatlerinde biraz arttığını ifade eden kestane satıcıları ,“Sabah saatlerinde kestane satışlarımız durgun; ama akşam saatlerinde daha fazla satıyoruz.  Satışlara daha bir hafta  önce başladık. Umduğumuz gibi satış yapamasak bile halimizden memnunuz” dediler.    Soğukta dışarıda olmanın çok zor olduğunu söyleyen kestaneciler “Kış aylarında kestane satmaya başlıyoruz. Havalar soğudukça satışlarımız da artıyor. Bu nedenle tezgâhlarımızın üzerinde ocakta pişirdiğimiz kestanelerden de satıyoruz. Böylece hem biz ısınıyoruz hem de müşterilerimizi ısıtıyoruz” dediler.     Kestane satıcıları; Kestanenin nişasta, mineral tuz, özellikle potasyum ve diğer besinsel değerleriyle kış mevsiminin olumsuz şartlarına, fiziksel ve zihinsel yorgunluklara karşı paha biçilmez bir sağlık kaynağı olduğunu belirttiler.    Kestaneyi çiğ olarak alıp evinde pişirmek isteyenlere önerilerde bulunan Kestaneciler: “Kestaneleri pişirmeden önce, keskin bir bıçağın ucuyla üst taraflarına derince birer çizik atın. Daha sonra kestaneleri yıkayıp, kuruladıktan sonra sobanın üzerinde ya da mangalda pişirebilirsiniz. Ayrıca, gazlı ocak üzerinde teflon tavada da kestane pişirmeniz mümkün. Kestane kebabı özellikle kış gecelerinin vazgeçilmez keyiflerinden biridir” dediler. HABER MERKEZİ

BU UNUN LEZZETİ BAMBAŞKA Haber

BU UNUN LEZZETİ BAMBAŞKA

Su değirmenlerinin gür sesi yerini sessizliğe bırakırken, Ordu’da birkaç değirmen faaliyetini devam ettiriyor. Terk edilen değirmenlerin büyük bölümü yağan yağmurlar sonucu oluşan sellerde yıkılarak atıl durumda duruyor. Günümüzde az da olsa varlığını sürdüren su değirmenlerinin sahipleri, değirmenlerinin bakımını ve tamirini yaparak çalışır vaziyette hazır tutuyor. Geçmiş yıllarda yoğunluk nedeniyle değirmende sırayla mısır öğütüldüğünü belirten değirmen sahipleri göç nedeniyle köylerin boşalması ve mısır tarımının yapılmamasının değirmenleri susturduğunu söylüyor. Fatsa’ya bağlı Yalıköy Mahallesi’nde bulunan su değirmeni halen faaliyetini sürdürürken değirmen sahibi Süleyman Aydın, "Dedemin mirası olduğu için değirmenimizi kapatmıyoruz. Değirmenimizi kullanmaya çalışan vatandaşlara da ücretsiz olarak çalıştırıyoruz" dedi. "Dedemizin vasiyeti olmasa belki de biz de bakmayacağız" Yalıköy Mahallesi’nde bulunan değirmenin 1938 yılında yapıldığını belirten değirmen sahibi Süleyman Aydın "1944 yılından bu zamanda kadar değirmenimiz faaliyetini sürdürüyor. Büyük babamızdan bize kadar intikal ediyor. Vasiyeti üzerine değirmenin senelerdir bakımını yapıyoruz. Halk yararına Fatsa ve Perşembe ilçelerinde bulunan tüm vatandaşlar buradaki değirmenimizi kullanıyorlar. Bu iki ilçede oturup da buraya uğramayan vatandaşımız kalmamıştır diyebilirim. Bu yörede eskiden 12’ye yakın değirmen vardı ve artık tek olarak Yalıköy’deki değirmenimiz kaldı. Dedemizin vasiyeti olmasa belki de biz de bakmayacağız diyebilirim. Dede mirası su değirmeni evimizin yanında bulunuyor ve bakımını yapıyoruz su değirmeninin. Bu değirmenimiz şimdiye kadar faaliyetini sürdürdü ve bundan sonra da faaliyetlerine devam edecektir. Öğütülen mısırın ununu evde her şeyde kullanıyoruz diyebilirim. Su değirmenimizde en yoğun aylar mısır biçim zamanı oluyor. Öğütmeler ağustos ayında başlar ve kasım ayının sonuna kadar devam eder. Değirmenimiz yılın 12 ayı boş kalmıyor. Vatandaşlar geliyor değirmenlerimizi kullanıyorlar. Burada vatandaşlarımıza gece gündüz hizmet veriyor, hayır dualarını alıyoruz. " diye konuştu.   "Unun lezzeti çok ayrı" Değirmenin nasıl çalıştığını anlatan değirmenci Mustafa Ünlü, "Mısırımızı değirmenimizin öğütülecek yerine koyuyoruz. Değirmenimiz suyun gücüyle dönmeye başlayınca unumuzu yapmaya başlıyoruz. Bölgede teknolojiye direnen tek değirmenimiz burası diyebilirim” dedi. Haber Merkezi

BAKIR'IN TADI BİR BAŞKA Haber

BAKIR'IN TADI BİR BAŞKA

Yıllar boyunca sofralarımızdan eksik olmayan bakır sahanlar, maşrapalar, çeşmelerden su taşıdığımız kovalar, bakraçlar günümüzde birer özlemli objeye dönüşürken, Fatsa ilçemizde kalaycılık mesleği son dönemlerini yaşıyor. İlçenin Sakarya Mahallesinde kendi dükkanında bakırcılık ve kalaycılık işini zar zor sürdürdüklerini belirten kalaycı Serkan Özçelik (39), “Kalay, bakıra sürülen cıva gibi parlak bir maddedir. Kalay olmazsa bakır kap kullanılmaz. Biz kendi dükkanımızda bakır kaplar kalaylanıyor. Yemek yapılan ve yenen kapların hepsi kalaylanmak zorundadır. Ama su ve bal koyulan kaplar kalaylanmaz. Çünkü kalay bir yerde bakırı tuzdan korumak için yapılır. Yemeklerde de her zaman bir miktar tuz bulunur. Bakırın düşmanı tuz ve ayrandır. Tuz olmayan yemekleri bakır kap kalaylanmadan da kullanabilirsiniz" dedi. Bakır kaplar ince ve kalın bakırdan olmak üzere ikiye ayrıldığını hatırlatan Serkan Özçelik, " İnce bakırlar üç dört ayda, kalın bakırlar ise yedi ay ve bir sene arasında değişir. Bu ateşle orantılıdır. İnce bakır ateşe daha az dayanıklıdır, kalayı daha çabuk yıpranır. Kalay ateşten etkilenir. Bakır kapta yapılan yemeğin lezzetini bilenler bakır kaptan vazgeçmedi. İnce kaptan yapılmış bakır kap kullanalar çok sık kalay sorunundan dolayı vazgeçtiler. Kalın kapları kullananlar kalayı uzun süre dayandığı için vazgeçmediler. Çok fazla bir şey yoktur, genel de mutfakta kullanılan kapları kalaylarız. Kalayı şu şekilde yapıyoruz. Önce kalaylanacak kabı kostik denen bir maddemiz var, önce ona sokarız. Sonra tavlarız sonra tuz ruhu süreriz, sonra cüruf taşımız vardır cüruf taşından yıkandıktan sonra kap kalaya hazır olur. Sonra kalaylamaya sıra gelir. Önce nışadır atılır, kalay erir ve pamukla her tarafına süreriz” diye konuştu. Haber Merkezi

En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.