Ölenlerin…

Çocuk olması fark etmez!

Genç olması fark etmez!

Yaşlı olması fark etmez!

Kadın olması fark etmez!

Erkek olması fark etmez!

Masum olması fark etmez!

Suçlu olması fark etmez!

Vurulan yerlerin…

Hastane olması fark etmez!

Okul olması fark etmez!

Cami olması fark etmez!

Kilise olması fark etmez!

Çarşı Pazar olması fark etmez!

Peki, neden?

Evvela tüm dünya şu gerçeği kabul etmeli ki İsrail bir devlet değil, işgalcidir.

Misafir edildiği toprakları kat be kat büyülterek ev sahibini kapı dışarı etmek maksadıyla iş gören, Siyonistlerce kurulmuş örgütlü terör yapılanmasıdır.

Evvela tüm dünya şu gerçeği görmelidir ki önünde arkasında, sağında solunda; uluslararası ibaresi geçen hiçbir kurum ya da kuruluşun vereceği kararın bir hükmü yoktur. Her kurum ve her aktör (istisnası hariç) ya satın alınmış ya da bertaraf edilip muadili ikame edilmiştir.

Evvela tüm dünya şu gerçeği bilmelidir ki İsrail’i var eden yapının iki kıymeti vardır. Birincisi canı, ikincisi ise malıdır. Ölüm korkusu yaşamadığı, malını kaybetme riski söz konusu olmadığı müddetçe geri adım atması beklenmemelidir.

Kurduğu masonik yapılar çökertilmedikçe, para muslukları kesilmedikçe; söylenecek hiç bir sözün kıymeti harbiyesi yoktur.

Dünyanın sadece kendisi için ve onların dışındakilerin hizmetkâr olarak yaratıldığı gibi sapkın bir düşünceye sahip olanlardan, Müslüman’a, Hristiyan’a, Musevi’ye saygı göstermesini bekleyemezsiniz. Kafatasçılıktan çok çok öteye bir ruh halleri var.

Yahudilerin dahi kınamaktan geri durmadığı, İsrail’i terör devleti gördükleri bir dünya da siyonizmin ve işbirlikçilerinin ipi çekilmelidir.

Herkes karınca kararınca bir çaba göstermelidir, İsrail ve destekçilerinin uykularını kaçıracak. Elinden gelen ne ise o kadar. Her tabakta kalan pirinç tanesinin insan sayısına çarpımında ortaya çıkan miktar mantığıyla…

Taşın, kuş lastiğinim devri kapanmalıdır.

Misliyle mukabele edecek bir gücün vakti çoktan geldi de geçti bile.

Aksi halde…