Hiç şüphe yok ki anormal bir yağış oldu.
Metrekareye 140 kilogram.
Şiddetlinin şiddetlisi.
Normale göre yapılmış altyapılarımız, ihtiyaca cevap veremedi.
Her ne kadar can kaybımızın olmaması sevindirdi ise de canın yongası mallarımız, hasar gördü.
Hoş olmayan, istenmeyen bir manzara ile karşı karşıya kaldık.
Kısa süreliğine de olsa korku ve panik hakim oldu gündelik hayatımıza.
Tarihimizde türkülere konu olan sellerin benzeri de yaşanabilirdi.
Vatandaşların gayreti, ekiplerin çalışması zararı minimize etti.
Sahil yolunda yarım meteryi aşan su birikintileri, Reşadiye Caddesinde bildik görüntülerin tekrarı, Ayazlı Mahallesinde ulaşımı sekteye uğratan adeta Elekçi Irmağının Kumru-Korhan yolundan aktığı görüntüler, yol seviyesinden aşağıda bulunan; çevresi beton duvarlarla çevrili sitelerdeki göllenmeler, dere yataklarındaki taşkınlar, köprü ayaklarını tehdit eden manzaralar…
Her biri yeniden ele almamızı gerektiren sorunlar yumağının göstergeleri.
Elbette ki böylesine yoğun bir yağış sonrasında aynı manzaraların tekrarlanmaması adına yapılacak yatırımların maliyeti yüksek olacak ve kaynak bulmakta zorluk çekilecek ancak bazı noktalarda yapılacak küçük dokunuşlar, gündelik hayatın akışını kolaylaştıracaktır.
Karadeniz sahili yolundaki birikintileri bertaraf etmek adına; yolun sağında ve solunda bulunan Karayollarına ait kanalların periyodik olarak temizlenmesine dikkat edilmeli.
Biriken suyun denize tahliyesi için ya doğal akar sağlayacak ilave kanallar ya da pompa sistemi kurulmalı.
Sakarya Caddesinin Reşadiye Caddesi ile Plevne Caddesi arasında kalan ve takriben 70 metre uzunlukta olan kısmında biriken suyun tahliyesi de çok basit.
Yolun sağına ya da soluna kodu hesaplanarak yerleştirilecek u kanallar, aynı manzaraların tekrar tekrar yaşanmasını engelleyecektir.
Gerçi bu hususu vakti zamanında, şimdilerin Daire Başkanı olan zat-ı muhtereme izah etmiş ancak bir netice alamamıştık ama ben yine de tekrar etmekte fayda görüyorum.
Şehir içindeki derelerin temizliği de çok önemli.
Zamanla biriken atıklar, böylesi bir yağışta felakete davetiye çıkarabiliyor.
Normal şartlarda kıl gibi akan derelerin nasıl bir canavara dönüştüğü malumumuz.
Ilıca, Elekçi ve Bolaman ırmaklarında halen daha ıslah edilmesi gereken yerler var. Son tahlilde hatırı sayılır olumsuzluğa neden olmadılar lakin geçmiş yıllarda Organize Sanayi Bölgesi, Özel Sanayi Sitesi ve Ayazlıdaki köprüye verdikleri hasar hafızalardaki tazeliğini koruyor.
Yol seviyesinin altına ruhsat vermekten ya vazgeçilmeli ya da su baskınlarına karşın devreye girecek argünamların yapımı zorunlu kılınmalı.
Kabul edelim ki deprem, heyelan, yandın ve sel felaketleri ile zorlu bir sınav veriyoruz ve olmadığı kadar da devletin gücünü ve desteğini yanımızda hissediyoruz.
Olması gereken de bu belki ama kaybettiğimiz canları geri getiremediğimiz gibi ekonomik bedellerin telafisini de birlikte göğüslemek zorunda kalıyoruz.
Zarar sonrası ödediğimiz bedeller, hiç de azımsanmayacak boyutta.
O halde engelleyici çözümler bulmamız ve telafiden ziyade yaşanmamasına dair projeleri hayata geçirmeliyiz.
Kader olmaktan çıkarmamız gerekir derken de bunu kastediyorum.
Beşerin akıl ve hissiyatını, beceri ve kabiliyetini aşacak sorunları yok etmemiz mümkün olamamakla beraber, yaşanacak felaketlerin etkilerini en aza indirebilecek çözümleri; beşerin aklı, beceri, kabiliyeti ve tecrübesi ile bulmakla mükellefiz.
Vatandaşların bitmek tükenmek bilmeyen, realiteyi zorlayan heves ve arzularına karşın daha dirayetli olunmalı.
Yetkililer, sorumluluklarının bir yaptırımı olduğunu hatırdan çıkarmamalı.
Bedelini ödemeye cesareti olmayanlara; yetki de sorumluluk da verilmemeli.
Yorum Ekle
Yorumlar
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
Mehmet ÖZMADEN
Kader Olmaktan Çıkaralım!
Metrekareye 140 kilogram.
Şiddetlinin şiddetlisi.
Normale göre yapılmış altyapılarımız, ihtiyaca cevap veremedi.
Her ne kadar can kaybımızın olmaması sevindirdi ise de canın yongası mallarımız, hasar gördü.
Hoş olmayan, istenmeyen bir manzara ile karşı karşıya kaldık.
Kısa süreliğine de olsa korku ve panik hakim oldu gündelik hayatımıza.
Tarihimizde türkülere konu olan sellerin benzeri de yaşanabilirdi.
Vatandaşların gayreti, ekiplerin çalışması zararı minimize etti.
Sahil yolunda yarım meteryi aşan su birikintileri, Reşadiye Caddesinde bildik görüntülerin tekrarı, Ayazlı Mahallesinde ulaşımı sekteye uğratan adeta Elekçi Irmağının Kumru-Korhan yolundan aktığı görüntüler, yol seviyesinden aşağıda bulunan; çevresi beton duvarlarla çevrili sitelerdeki göllenmeler, dere yataklarındaki taşkınlar, köprü ayaklarını tehdit eden manzaralar…
Her biri yeniden ele almamızı gerektiren sorunlar yumağının göstergeleri.
Elbette ki böylesine yoğun bir yağış sonrasında aynı manzaraların tekrarlanmaması adına yapılacak yatırımların maliyeti yüksek olacak ve kaynak bulmakta zorluk çekilecek ancak bazı noktalarda yapılacak küçük dokunuşlar, gündelik hayatın akışını kolaylaştıracaktır.
Karadeniz sahili yolundaki birikintileri bertaraf etmek adına; yolun sağında ve solunda bulunan Karayollarına ait kanalların periyodik olarak temizlenmesine dikkat edilmeli.
Biriken suyun denize tahliyesi için ya doğal akar sağlayacak ilave kanallar ya da pompa sistemi kurulmalı.
Sakarya Caddesinin Reşadiye Caddesi ile Plevne Caddesi arasında kalan ve takriben 70 metre uzunlukta olan kısmında biriken suyun tahliyesi de çok basit.
Yolun sağına ya da soluna kodu hesaplanarak yerleştirilecek u kanallar, aynı manzaraların tekrar tekrar yaşanmasını engelleyecektir.
Gerçi bu hususu vakti zamanında, şimdilerin Daire Başkanı olan zat-ı muhtereme izah etmiş ancak bir netice alamamıştık ama ben yine de tekrar etmekte fayda görüyorum.
Şehir içindeki derelerin temizliği de çok önemli.
Zamanla biriken atıklar, böylesi bir yağışta felakete davetiye çıkarabiliyor.
Normal şartlarda kıl gibi akan derelerin nasıl bir canavara dönüştüğü malumumuz.
Ilıca, Elekçi ve Bolaman ırmaklarında halen daha ıslah edilmesi gereken yerler var. Son tahlilde hatırı sayılır olumsuzluğa neden olmadılar lakin geçmiş yıllarda Organize Sanayi Bölgesi, Özel Sanayi Sitesi ve Ayazlıdaki köprüye verdikleri hasar hafızalardaki tazeliğini koruyor.
Yol seviyesinin altına ruhsat vermekten ya vazgeçilmeli ya da su baskınlarına karşın devreye girecek argünamların yapımı zorunlu kılınmalı.
Kabul edelim ki deprem, heyelan, yandın ve sel felaketleri ile zorlu bir sınav veriyoruz ve olmadığı kadar da devletin gücünü ve desteğini yanımızda hissediyoruz.
Olması gereken de bu belki ama kaybettiğimiz canları geri getiremediğimiz gibi ekonomik bedellerin telafisini de birlikte göğüslemek zorunda kalıyoruz.
Zarar sonrası ödediğimiz bedeller, hiç de azımsanmayacak boyutta.
O halde engelleyici çözümler bulmamız ve telafiden ziyade yaşanmamasına dair projeleri hayata geçirmeliyiz.
Kader olmaktan çıkarmamız gerekir derken de bunu kastediyorum.
Beşerin akıl ve hissiyatını, beceri ve kabiliyetini aşacak sorunları yok etmemiz mümkün olamamakla beraber, yaşanacak felaketlerin etkilerini en aza indirebilecek çözümleri; beşerin aklı, beceri, kabiliyeti ve tecrübesi ile bulmakla mükellefiz.
Vatandaşların bitmek tükenmek bilmeyen, realiteyi zorlayan heves ve arzularına karşın daha dirayetli olunmalı.
Yetkililer, sorumluluklarının bir yaptırımı olduğunu hatırdan çıkarmamalı.
Bedelini ödemeye cesareti olmayanlara; yetki de sorumluluk da verilmemeli.